Silisleşme ile Uzun Ömürlü Cepheler

Şehirlerin silüetine zarar veren, hatta zamanla güvenlik riski haline gelen dış cephe soyulmaları ve renk solmaları, özellikle nemli ve yağışlı iklimlerde sıkça karşılaştığımız bir problemdir. Bu sorunun altında yatan asıl sebep, birçoğumuzun farkında olmadığı kimyasal süreçler ve çevre koşulları ile ilgilidir. Bu soruna karşı da büyük bir çözüm olan silikatlaşma asıl adı ile silisleşme hakkında bilgiler ve dış cephelerdeki boya soyulmalarını ve solmalarını nasıl önlediğine dair çözümler sunacağız.

Organik reçineler ve pigmentler, güneş ışınlarının içindeki UV ışınlarına karşı dayanıksızdır. Zamanla UV ışınları, boyanın kimyasal yapısını bozarak onu kırılgan hale getirir ve renk pigmentlerinin aşınmasına neden olur. Bu süreç; boyanın hem renginin solmasına hem de yapışkanlığını kaybederek soyulmasına yol açmaktadır.  Boyanın duvara tutunmasını sağlayan "bağlayıcı madde" dediğimiz unsur, lateks boyalardaki organik reçinedir. Bu bağlayıcı, aslında duvarın üzerinde ince bir film tabakası oluşturur. Bu tabaka, dış etkenlere karşı dayanıksız bir kalkandır ve zamanla çatlayıp yüzeyden ayrılır.

Bu tarz sorunlarda, silisleşme devreye girerek fark yaratır. KEIM gibi mineral boyaların bağlayıcısı, organik reçine değil, potasyum silikattır. Bu bağlayıcı, boya uygulandıktan sonra duvarın gözeneklerine nüfuz eder ve burada bulunan kireç (kalsiyum hidroksit) ile kimyasal bir tepkimeye girerek kalıcı bir silikat bağı oluşturur yani yüzeye penetre olur.

Dövme benzetmesine gelicek olursak:

- Lateks veya Plastik Bazlı Reçine Boyalar: Geçici bir dövme gibidir. Yüzeye yapışır, ancak zamanla kenarları kalkar, soyulur ve solar. Altındaki yüzeyle gerçek bir bütünleşme oluşturmaz.

- KEIM Silikat Boya (Silisleşme): Gerçek bir dövme gibidir. Cildin (duvarın) alt katmanlarına işler ve onunla bir bütün haline gelir. Artık soyulmak ve solmak söz konusu değildir.

Bu kimyasal bütünleşme, boyanın UV ışınlarına karşı son derece dayanıklı hale gelmesini sağlar. Mineral pigmentler zaten inorganik olduğu için UV'den etkilenmez ve renk canlılığını yıllarca korur. Nem, yağmur ve hatta asit yağmuru, bu birleşmiş yapıyı kolayca aşındıramaz. Bu özellikleriyle, nem oranı yüksek bölgeler için ideal bir çözüm sunmaktadır.

Bir dış cephe kaplaması seçerken sadece ilk alım maliyetine odaklanmak, uzun vadede çok daha yüksek maliyetlere yol açabilir, Doğru bir değerlendirme için aşağıdaki 5 kritik özellik göz önünde bulundurulmalıdır.

1- Dayanıklılık ve Kullanım Ömrü: Malzeme, bulunduğu iklim koşullarında (UV, nem sıcaklık farkları) ne kadar süreyle ilk günkü performansını koruyor? KEIM Silikat Boyalar, silikatlaşma sayesinde binanın ömrüne yakın bir dayanıklılık sunmaktadır. 

2- Renk Dayanımı: Boya, güneş altında rengini ne kadar süreyle korur? KEIM Silikat Boyalar, on yıllarca rengini koruma garantisi vermektedir.

3- Su İticilik ve Nefes Alma: Dış cephe kaplaması, suyu dışarıda tutarken, duvarın içindeki nemin dışarı çıkmasına (nefes almasına) izin vermelidir. Mineral boyalar buhar geçirgenliği yüksek yapılarıyla yüzeyin sağlığını korur.

4- Bakım ve Yaşam Döngüsü Maliyeti: Ucuz bir boya 3-5 yılda bir yenilenme ihtiyacı duyarken, her yenileme işleminde iskele, işçilik ve malzeme maliyeti çıkar. KEIM Silikat Boyalar gibi uzun ömürlü bir ürün, bu periyodik bakım maliyetlerini büyük ölçüde ortadan kaldırır.

5- Çevre Dostu Boya: Mineral boyalar solvent içermez, toksit değildir ve üretimleri sırasında çevreye minimal düzeyde zarar verir. Yanmaz özelliği ile de güvenli bir yapı oluşturur.

Bir yapının dış cephesi, o yapının kimliğidir. Bu kimliği korumak için kısa vadeli, yüzeyler çözümler yerine, uzun vadeli ve kalıcı bir ortaklık kuran teknolojilere yatırım yapmak gerekmektedir. Silikatlaşma etkisi, boya ile duvarı ayrılmaz bir bütün haline getirerek, soyulma ve solma gibi kronik sorunlara köklü bir çözüm getirir. Özellikle nemli iklimlerde, KEIM Silikat boyalarının sunduğu düşük bakım maliyeti ve sağladığı uzun ömürlü estetik görünüm, onu bir boyanın ötesine, yapılar için bir yatırım haline getirmektedir.